SAYFALARIMIZ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ŞİİRLERİMİZİN BAŞLIKLARI OLMADIĞINDAN VE KİME AİT OLDUGUNU BİLMEDİĞİMDEN BU ŞEKİLDE YAYINLIYORUM KUSURA BAKMAYIN...
Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek.
Düzenlere,oyunlara,kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır
yalandan,bencilliği hiçe saymaktır.
Bir başka açıdanda inanmaktır sevmek. Gerçekten inanmaktır, tümden
inanmaktır
İnsan sevince; sevdiğine bütün varlığı ile teslim olmamışsa,yeteri derecede
sevmemiş demektir
Ve ona kayıtsız şartsız inanmıyorsa,sevgiden bahsetmeye bile hakkı yoktur
Kıskançlık inancımızın bütünlüğü ölçüsünde besler aşkı. Kıskançlıksa; kutsal
bir duadır,dudağında sevenlerin. Sevmek; var olmaktır bir bakıma
Sevmek bütünlenmektir. Çok seven eksildiğini zanneder,oysa artmaktadır
sevmek,çoğalmaktır
Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız. O bugün mutluysa
yaşamak güzeldir. Kabımıza sığmayız. Şarkılar söylemek gelir içimizden. O
kederliyse,gözlerimizde herşey kederlidir artık. Bütün güzellikler bir bir
yitirirler anlamlarını. O anlarda ölümü düşünürde,yine ölemeyiz kurtulamamak
için
Yanmaktır,tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir
Dinle sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sonra
anlayacaksın
Dinle, sevmek alış veriş değildir. Geometri değildir,aritmetik değildir. En
değerli şeydir belki,ama karşılığında hiçbir şey alınmaz. Karşılıksız bir
çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. Sevginin bedeli yine sevgiyle
ödenir
Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir.
Sevgi; dudak değildir,göz değildir,saç değildir. Sandalye değildir
sevgi,yatak değildir, çarşaf değildir. İçki değildir,içemezsiniz fakat
herşeyden güzeldir sarhoşluğu
Geçip karşısına seyredemezsiniz,manzara değildir,tablo değildir,heykel
değildir
Okuyamazsınız kitap değildir. Bilmece değildir,çözemezsiniz
İstesenizde içinizden atamazsınız
Kan değildir,kesip damarınızı akıtamazsınız
Siz ağladıkca o güçlenir içinizde
Akmaz, gözyaşı değildir
Bitmez çile değildir
Ne desen o değildir sevmek
-------------------------------- ir ömür senin elini birakmayacagima...
B
Bir ömür Can`im olarak kalacagina...
Tüm balonlari senin icin gökyüzüne salacagima...
Tüm ciceklerde seni görecegime...
Okyanuslarda seni dalga yapacagima...
Yildizlara kement atacagima...
Gökkusagina salincak kurup 7 renge senin rengini karistiracagima...
Her satirda seni yazacagima...
Seni cizecegime ve sana seslenecegime...
Hic bir seyin, hicbirzaman senin önüne gecemeyecegine...
Her günün bir öncekinden daha güzel olacagina...
Her anin unutulmazlik zincirine bir yenisini ekleyecegine..
Bir ömür boyu senin canin,askin,sevgilin ve herseyin olarak kalmak icin elimden gelen herseyi yapacagima...
Sana her zaman A$kim diyecegime...
Seni sonzukluk kadar cok sevecegime...
Sen, ""SEN"" oldugun icin seni sevecegime...
Seni ""Bir ömürden de öte"" sevecegime...
YEMIN EDERIM...
----------------------------------
Seni sevdim,
sevgilerin en güzelini vermek için.
Seni dü
en güzel düşlerimde yaşattım seni.
Ne varsa sana adadım elimdekileri,
sana adadım, yüreğimin her zerresini.
Yanlızca sen sev istedim,
sen sar istedim, yüreğimin her köşesini.
Seni gördüm nereye baktıysam,
gözlerime işledim gözlerini.
Ve yalandan uzak,
en temiz sevdayla,
yarınlarımda bir sana yer verdim.
Bir tek, seni yazdım kaderim diye,
bir tek seni istedim, herşeyden çok.
Sen yoksan, anlamsız dünya, anlamsız yaşamak.
Sensizliği, ölümden bin beter bildim.
Gülüyorsam, mutluysam, bunca çileye inat,
bilirim ki, bu senin eserin.
Bir tek senin kollarındayken,
yaşamayı seviyorsam,
senin kollarındayken acıları siliyorsam,
her ne kadar kabul etmesende,
ben seni, daha çok seviyorsam,
biliyorum ki, bu senin eserin......
Ve, hiç bir zaman anlatamam, seni sevmenin tadını.
Ve, doymaz yüreğim,
doymaz ellerim, bedenim, seni sevmeye..
Bunca sene sonra seviyorsam kendimi,
sen sevdiğin içindir beni.
Ve seviyorsam seni,
bana sevmeyi öğrettiğin içindir.
Sevebildiğim tek insan, sen olduğun içindir.
Biliyorum ki;
ne zaman dolsa gözlerim, bir an acıyla,
sen sileceksin gözyaşlarımı.
Ne zaman sarılacak bir beden arasam,
sen saracaksın beni.
Ve, senin sıcaklığında tanıyacağım şefkati.
Seninle gülecek, seninle ağlayacağım.
Benim bildiğim tek gerçek,
sen olacaksın hep.
Ve ben,
en güzel şiirlerimi sana saklayacağım,
en güzel düşlerimi sana..
Sen yeter ki,
yarınlarda, bugünkü gibi, sev beni.
Senin sarhoşluğundan, hiç ayılmasın yüreğim.
Ve, ecele kadar,
benimle kal, yanlız benimle.
Seviyorum seni,
ve bir ömür yaşatacağım,
yüreğimde SEVGİNİ............
BİRTANEM
-------------------------------------------
Sen hiç dü
Öyle usulca değil, aniden gideceğim hayatından.
Yaralansamda, acısamda, kanasamda,
Dönüp arkana baktığında, yokum!
Gitmişim çok uzaklara...
Güneş yine senin kalbinde doğacak,
Kararmayacak hiç umutların.
Bulanmayacak ırmakların,
Buz gibi içine akacak,
Öyle serin, öyle ferah,
Yanmayacak hiç yüreğin...
Yine konacak pencerene kuşlar...
O an kanat çırpacak kalp atışlarında hatıralar...
Kopan bir inci kolye gibi dağılacak gözlerinde
Yaşadığımız senli benli dakikalar...
Ve ateşten bir kor düşüp yüreğine,
Yine yakacak seni, hülyalı bütün sevdalar...
Yıldızlar yine yerli yerinde duracak...
En parlak, en pak-yıldızın belki olmayacak...
Ama sevgim bir yıldız gibi gözlerinde parıldayacak.
Yanıbaşında soluklanacak sevgim,
Sevgim hep, yüreğini kucaklayacak...
Yine iki filiz verecek her bahar belki
Annenin hediyesi olan saksı çiçeğin...
Birisi sen olacaksın yine, ben olmayacağım ötekisi...
Ama sevgim saracak hayatını bir sarmaşık gibi...
Gözlerim gözlerinde yeşerecek her mevsim...
Sevgim hep, çiçeğe duracak bahçende yediveren gül gibi...
Yağmurlar yine yağacak toprağın üstüne..
Ve sen canım, yine duyacaksın kokusunu toprağın...
Zannetme ki benim tenim olacak yine kokladığın...
Bir ben, bir benim kokum, bir de benim gözyaşlarım,
Yağmayacak artık nisan yağmurları gibi içine...
Kimbilir, bir hiç kimse gibi ben,
Hiç kimsesiz olan, karabulutların içinde saklanacağım...
Ama sevgim, dolu dizgin yağacak gökyüzünden üzerine...
Aldığın her nefesi sellerine katacak sevgim...
Sevgim hep, su serpecek yağmur bereketiyle gönlüne...
Yine yürüyeceksin yürüdüğümüz o sahillerde..
Yine sıcacık, yine titreyen bir başka el olacak belki ellerinde...
Belki de, sevgim ısıtacak denizlerindeki enginliği.
Sevgim hep, çöl güneşi gibi yansıyacak denizlerine.
Ve denizlerinin kokusu, tuzu, medd cezri,
Ve de sevgim, ruhuna akacak bir meltem esintisiyle.
Ve sen canım, yine seveceksin taşıdığın can gibi sevgilini...
Yine aşkımsın, yine canımsın diyeceksin birilerine...
Sen hiç düşünme canım, üzülme!
Yüreğim avuçlarımda, yansamda, kül olsamda,
Sevdaların en masumundan payımı alıp,
Bir sonbahar gününde, öyle usulca değil..
Veda bile etmeden, aniden uçacağım!
Yokluğun, kimsesizliğin ve sensizliğin diyarına...
Yine bir hiç olacağım belki...
Belki de, yok olacağım, hiç kimsesizliğin hiçliğinde!
Ve belki kanayacağım, sensizliğin en zirvesinde!
Ama sevgim, dağ gibi yücelecek ufuklarında...
Taze bir fidan gibi büyüyüp köklenecek sevgim...
Sevgim hep, hayat verecek, su gibi damarlarına.
Ve sevgimin şarkısını mırıldanacak dudakların..
İşte öyle birşey, işte, öyle birşey diye...
Ama hüzün değil, sonsuz bir umut doğacak,
Sonsuzluğa değin içine...
Sen hiç düşünme canım, üzülme!
Öyle usulca değil,
Aniden çekip gideceğim hayatından.
Nasıl var olduysam yanında,
Öyle yok olacağım yokluğunda!
Bir tek şiirlerim,
Bir de, adım kalacak dudaklarında...
---------------------------------------
Günyüzü görmeyen gecelerimin uzatılmış sürgünlerinde yazdım seni…
Bana sırdaş, suskunluğuma tiryaki, dilsiz duvarlardan başka bilen yoktu;
Sende nasıl kaybolduğumu...
Gözlerimde sakladım seni.
Seni bilmeyenlere söylemedim...
Bir ummandaydım.
Sırtımı suya yaslayıp orkinoslara yedirdim gecenin koyusunda tütünleşen bedenimi…
Islak bir yatakta yatar gibi üşürken,
Şakağımdan çıkan kurşunun başına bağladığı al yazmaydın.
Sessiz sedasız çekip giden bir gölge, yüreğimi deşen sedef kakmalı bir hançerdin.
Ve gözlerimde kaldın öylece...
Anlatmak kolaydı bir bakıma her şeyi.
Ama sen anlatılmazdın.
Seni anlatamamak güzeldi.
Yüreğimdeki kanlı ihtilallin ortasında bir savaş gibi açan zehirli bir çiçektin.
Kan ter içinde uyandığım uykulardan dönüp dolaşıp sende düğümlendim...
Susuzluğumdu senden uzak oluşum;
Zamansızdım, mekânsızdım.
Senden gelen bir rüzgârla koptum kendi eksenimden.
Kasırgalar savruldu gözlerimde...
Okyanuslara mahsustu ağlamak.
Okyanuslar gibi dalgalandım, ağladım.
Göç vakti gelmişti kuşların.
Sonbaharın elasında göçüp gittiler başka iklimlere.
Yüreğimde göç etmeyen bir tek sendin.
Sendin işte...
Yoldaşım değildin uzatılmış sürgünlerimde…
Ne zaman gözlerim gözlerine değse,
Gönlümdeki uçurumundan kendini gümrah ırmaklara attın.
Kılcal damarlarımda düğümlenen bir fırtına olup kasıp kavurdun sol yanımı…
Ufkun sebepsiz gerisine çizilmiş gözlerinle dolup taştım.
Umuttan sonrası olmadı senle...
Hiç anmadım adını.
Varlığını seslendiren yüreğimdi.
Gecenin soluk gülüşünde, ulaşılmazlık sınırlarını genişlettikçe, kanın su ile birleştiği noktada çiçekler büyüttüm senin adına...
Bir peygamber çiçeği oldun ellerimde, dua gibi büyüdün…
Seni bana, beni sana yazan şiirlerde tükendim...
Sonra kahpece vuruldu güllerim, bir sokak ortasında…
Sana çıkan tüm yollar yandı.
Alevli yollardan geçip yanarak sana geldim...
Zalim bir hükümdardın.
Adı konulmamış sevdamdı içindeki esir.
Üryan sırlarda kaybettiğim sesim ve gözyaşlarımın akisleri kaldı sende
Ve senden geriye kalan gözlerimde hareleşen yangınındı.
Ve öylece kaldın gözlerimde...
-----------------------------
Bir yan
Belki sevdaya uyanış
Bir zulüm bu sanki
Sanki ölümü sayıklayış
Hani nerdesin ey hasretliğim
Sevdanın kirli elleri iz bıraktı yüreğime
Körpe bir kahır bu
Daha acısını bilemeyen
Daha sevgisini bile göremeyen
Kör bir aldanış bu
Bu yükü çekemeyen
Git ey hasretliğim
Yüreğimdeki izlerini alda git
Yazmalı ey hasretliğim
Gidenlerin arkasından değil
Gidenlerin acısına değil
Gelmeyeceklerin sevmeyeceklerin
Sancısına değil
Gelişlerin yarasına hasretliğim
Nasıl olsa senin her gidişin
Benim yeni bir bitişim
Git ey hasretliğim
Yaralarını sarmadan git
Benim her acım her sancım
Senin uğrun ayaktığım bakışların
Senin adına adadığım yalvarışlarım
Şimdi sevmeye utanır
Sevgiye gülümsemeye korkar oldum
Git ey hasretliğim
Senin uğruna bıraktığım
Sevdalarımı bana bırakta git
Git ey hasretliğim
Ne yaparsan ve neredeysen
Senin her gidişin
Senin her terk edişin
Benim sensizliğe dirilişim
Git ey hasretliğim
Yoksa sonu gelmeyecek bu gidişlerinin.
Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.
Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez.
Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın bilmiyorum...
Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim
Her akşam vaktinde bu gönül üzülür
Hüzünle dolar seni düşünür
Şimdi çok uzakta kimbilir neredesin
Geri dön ya da dönme ben sendeyim
-----------------------------
Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden
büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle,
pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı.
Ona göre; nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik
yavrusuydu her zaman. Ama ilk okula başlayınca işler
değişti. Arkadaşları onun hiç de güzel olmadığını, hatta
çirkin bile sayıldığını söylemekteydi. Küçük kız, ilk
önceleri onlara inanmadı çünkü herkes birbirini
kıskanıyordu. Ama bir kaç yılda gerçeklerle yüzleşti.
Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu
bir cilde sahipti. "Badem" dediği gözleri ise şaşıydı.
Vücudu da bir serviyi andırmıyordu. Demek ki, annesi
onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti.
Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete
dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne
bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen
düzelmiyordu. Genç kız, doktorların gizlice yaptığı
konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü
ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven
annesinin bu yalanlarına dayanamayıp evi terk etmeye
karar verdi. Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu
söyleyerek ondan önce davrandı ve kazandığı paraları
bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti.
Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Karanlık dünyasıyla
baş başaydı. Bu arada annesini hiç merak etmiyordu.
Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı.
Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını
söyleyerek kızı ameliyat ettiler.
Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten
korkuyordu. Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye
yük olmazdı. Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında,
müthiş bir çığlık attı. Karşısında bir dünya güzeli vardı.
Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. Yüzündeki
bozukluklar tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan
burnu düzelmis, kepçe kulakları normale dönmüş ve
yaban otlarını andıran saçları, dalga dalga olmuştu.
Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak:
"Sanki yeniden dünyaya geldim!" dedi. "Yüzümde hiçbir
çirkinlik kalmamış, estetik ameliyatı siz mi yaptınız?"
Yaşlı doktor: "Böyle bir ameliyat yapmadık kızım!."
diye gülümsedi. Annenin bağışladığı gözleri
taktık. Sen, onun gözünden gördün kendini!."
---------------------------
Sen benim a
Ben hayatımı sana endekslemişim
Sen vazgeçilmez tutkum olduğun günden beri
Yaşam gâyesini sana bağlamışım
Kaptırdım kendimi fenâ bir şekilde
İçimdeki coşkuların, duyguların esiri olmuşum
Seni düşünmek mi diyorsun?
Güldürme!..
Acaba aklımdan çıkarıyor muyum?
Dalıyorum öyle derinlere
Şaşkınlık denilen kelimeyle arkadaş olmuşum
Sük
Varl
Kalbe önlenemez çarpıntı veren, hasret ve özlem
Bir de yüzümdeki acı tebessüm
Mırıldanıyorum sessizce
İki dudağımdan dökülen iki kelime
Seni seviyorum...
Çoğu zaman haykırmak istiyorum bunu
Lâkin olmuyor...
Duyuramıyorum kimselere
Gülüm, nâzenin yârim...
Çün ki sen yoksun yanımda
Ama olsun
En azından içimde kopan fırtınalara
Fâsıla bulmayan şiddetli kasırgalara
Kucak açıp, yüklenen kâğıdım var önümde
Bir de sırdaşım, özümün tercümânı kalemim
Âh bir bilsen;
Sensiz geçen dakikalarda, saatlerde, günlerde
Neler yazıyoruz kalemimle...
Ne hayaller kuruyoruz kavuşmak uğruna
Tabi sen bunların hepsinden habersizsin
Yalnız şu var ki;
Bence kalemimi dâhi kıskanır dereceye getiriyor bu duygu yükü
Bazen de üzüyor kanaatimce
Ve her şeye rağmen, o şaşmaz gerçek çıkıyor ortaya
Gönlümün sultânı, biliyor musun?
Ben var ya ben,
Seni çok seviyorum be gülüm...
K
Ağlatsanda beni kızamam sana
İncitsen yaralar açsan derinden
Öldürsende beni kıyamam sana…
Bıraksanda yalnız sevda çölunde
Aç susuz kalsamda darılmam sana
Vursanda bıraksan kanlar içinde
Canımı yaksanda kırılmam sana…
Unutsanda beni günün birinde
Ben unutmamki aşığım sana
Gidersen kahrolur yanarım bende...
Seni dü
Yüreğime bıraktığın cümleler aklımdayken uyku uğrar mı sanıyorsun gözleri me ?
Bir şeyler yapmalıyım seni mutlu etmek için.. Her geçen gün biraz daha fazla sevmeliyim seni.. Hayatımın her karesine hapsetmeliyim gözlerinin rengini..
Sayfalar dolusu şiirler yazmalıyım,sonunda daima SEN olan..
Yüreğindeki sevdayı yüreğime bıraktığın günden beri ,sevgimi dualarla temizliyorum her gece ,her saat,her an...Nazar boncuklarından bir tesbih yaptım gözlerime bıraktığın bakışlarının gölgesine..
Senden başkasının sesi değmesin diye kulaklarıma, sağır dakikaların koynuna bıraktım kendimi..
Başka gözler değmesin diye gözlerime,kör bakışların lekesizliğine sığındım..
Bilesin AŞK KOKAN YARİM..
İhanetin tek bir hecesi bile olmasın sevdamda diye,
Yanımda olmadığın anlarda KÖRÜM ve SAĞIRIM artık
Bugün oldugu gibi yarin da,
yarindan sonra da, Ondan sonraki günlerde de gözlerimdeki yerinin degismeyecegine...
Seni bir ömür sevecegime...
Kelebeklerin renklerinin insani büyülemesi gibi, yarinimda da hep sevginle yasayacagima...
Her bakisinda okudugun o gözleri her zaman yanimda görecegime, en yakin dostun, en yakin sirdasin, en yakin arkadasin olacagima...
sıkıntının sıkıntım; üzüntünün üzüntüm olacagina...
Her kizgin anini cicege dönüstürecegime...
Her üzgün aninda tebessümün geri gelmesi icin elimden geleni yapacagima...
Asla ve asla soguktan ve yanlizliktan üsümeyecegime...
Yaninda olmadigim ve varligima ihtiyacin oldugu her anda bir rüzgar olup seni saracagima...
Gözümün gözüne degdigi her an; sana yeniden aabi olup seni bir cicege dönüstürecegime...
Yasam boyu her sabah sana aabi olarak uyanacagima...
Sen uyurken sana bakip, Sen ve Ben icin dualar edecegime...
Seni asla üzmeyecegime... Seni kizdirirsam. bunu bilmeden yaptigimdan hemen özür dileyecegime...
Beni tanidigin gün, benden gördügün neyse, ömrünce beni ayni sekilde görecegine...
Sevgimin asla degismeyecegine...
Sevgimin asla azalmayacagina...
Bilakis her gün büyüyen bir sevgiyi dönüp mutluluk ormanlarina seni tasiyacagima...
Senin herseyin önünde oldugun gerceginin asla degismeyecegine...
Seni asla ihmal etmeyecegime...
Senin sadece 14 Subat`ta degil, 365 tane Sevgililer Günü`nde 365 tane ismin olacagina...
Sana yalan söylemeyecegime...
Baskalarinin yanindayken seni asla unutmayacagima...
Elini usul usul, korka korka tuttugum o ilk gündeki ayni heyecani hep yasayacagima...
-------------------------------------
Bu gece SENİ düşünmeyeceğim.
Rüyalarıma SENİ sokmayacağım.
Yıldızlara bakıp SENİN güzelliğini ve SENİ ne kadar özlediğimi anlatmayacağım.
Uzanıp yatağıma saatlerce SENİ sayıklamayacağım. SENİN sevdiğin şarkıları bu gece dinlemeyeceğim. SEN olmayacaksın karanlık odamda. SENİN hatıralarını görmeyeceğim bir yere kaldıracağım resimlerini saklayacağım. Başucumdan kaldıracağım SENİN atkını. Bu gece SENLİ hiçbir şey olmayacak yakınımda. Yazılarımda SEN olmayacaksın bu gece. SENİ anlatmayacağım satır aralarında.
SENİ yazmayacağım aşk kelimesinin yerine.
SEN olmayacaksın uykumu kaçıran.
Olmayacaksın diyorum da yine SENİ yazıyorum yine SEN le başlayıp SEN ile bitiyor her cümle. Yine SENİN sevdiğin müzik çalıyor fonda. Yine SEN kaçırıyorsun uykumu.
Yine yıldızlara bakıp SENİN gözlerini düşünüyorum. SENİ atamıyorum yine içimden.
Ne yapsam da kurtulsam ki SENDEN.
Yok yok ben bir şey yazmayım en iyisi ne zaman kalemi alsam elime SENİ yazıyorum çünkü.
Ben en iyisi soğuk yatağıma döneyim zaten sabah olmak üzere. Teslim edeyim yorgun gözlerimi uykuya. SENİ düşünmemeye çalışayım..
Ne kadar uğraşsamda biliyorum yine SENLİ rüyalarla uyuyup yine sabah
SENSİZLİKLE uyanacağım..
-------------------------------------------
Yollar hep yoku
Gün karanlığa doğru
Dansetmiyordu artık rüzgar
Toprağa küskün yağmur
Bir hüzün çiçeklerde
Boynu bükük yapraklar, ağaçların
Mahcup, sessiz, beklemede
Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..
Boğazımda bir düğüm
Hüzün devşiriyor yaralı yüreğim
Yer arıyor kendine solgun umut,
Rüyalardan medet..
Bekliyorum,
Vefalı bir ses,
Özlüyorum..
Ağlıyorum
Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..
Hani o ateş vardı ya
Hani o saran alev
Hani o sessiz haber
Hani o sensiz haber
Hani o ölüm haber
Ölmüştüm ölmeden
Efsunlu o geceden sonra
Sabahı beklemeden
Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..
Bir ebed bestesiydi sevdam sana
Bir sözdü,
Perde kalmamıştı oysa vuslata
Kurşun gibi saplandı, şimdi
Yani o anda
Hani öldüğüm,
Hani şakaklarımda çıldıran sesin;
Gidiyorum...
Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..
Güller kokmaz oldu artık,
Çiçekler solgun ve ölgün
Çöle döndü mahzun bahar
Güfteler elem üflemekte
Vedâ üflemekte
Cefâ üflemekte,
Alevden bir kor, sinelerde
Beyh
Kabir topra
Sen yoktun ya..
-----------------------------------------
Duyuyor musun birtanem?
Dün gece yine sendin akl
Bir hüznün çıkmaz sokalarında
Gözyaşı oldu hasretin
Ilık bir buse gibi süzüldü yanaklarımda
Yanaklarım kırmızıydı, küskündü aynalara
Ne zaman karşılaşsak sen bakardın onlardan
Başıboş hoyrat aynalardan
Önce ilk sarıldığımız yere gitti duygularım
Bu gün gibiydi yaşadığımız küllenmemişti
O bir ömürdü sanki, ölmeye değerdi
Sonra gözlerin geldi aklıma, güzelliğin
Başımı döndüren mey gibiydin sen
Şelaleler akardı içime gözlerinden
Ardından öksüz kalırdım sanki giderken
Yinede yorulmazdım sensizliğe
Sensizlik ki darağacım, sensizlik ki paramparçayım
Ellerim seni arıyor bu gece, gözlerim gözlerini
Şarkılar hüzünlü, şarkılar buruk
Yoksun ya bu şehir yorgun, bu şehir vuruk
Seni arıyorum inadına gecelerde
Karanlıklar üstüne yemin ederim
Işığım sensin!
Seni seviyorum birtanem diyorum söyletensin
Basit bir aşk öyküsü değil ki bu
Saman alevi değil ki
Cehennem alevi sanki susuzum
Sensiz mutsuzum
Artık sabah olmayacak uykusuzum
Artık sensiz yaşanmayacak
Yaşıyor sanma beni sadece varsayımım
Sana bağımlı varlığım
Yokluğun ise tükenişimdir
Bir umudu katleder bin umudun olurum
Senin gibi ulaşılmazdır benimde gururum
Duyuyor musun birtanem? ?
Dün gece yine sendin aklımda
Aldın aklımı başımdan gittin
Canımı da aldın yüreğimden
Canımdın sen! !
Vazgeçilmezim, tartışılmazım
Yalnızlığımın sebebi, acılarımın denizi
Esirinim işte bu gece vakitleri
Kollarımda sensizliğin kelepçeleri
Yüreğimde sevdanın zincirleri
Bağlanmışım sana ayrılamam
Görmeden yaşayamam o gözleri
Bir gemi kalkıyor rıhtımdan
Dinle bak sesini, bu son seferi
Veda türküsüne benzer düdük sesi
Ardından mendil sallayanlar
Boşuna aslında boşuna ağlayanalar
Dönüşü olmayacak bu yolculuğun
Bende gidiyorum birtanem, umutlarım yanımda
Geriye bıraktığım limandaki ayak izleri
Ve haykırışım enginlere
Sen; dalgalardan dinle artık sesimi
Sahilde bekle beni
Bir garip martı görürsen gözleri yaşlı! !
Randevusu varmış gibi ecelle telaşlı! !
Bil ki; bir tutam sevgi yolluyorum sana
Bil ki; ağlıyorum uğruna
O zaman son kez de olsa hatırla beni
Cansız bedenime can istiyorum
Canımsın sen, SENİ SEVİYORUM
-------------------------------------------
Yorgun ve yaln
Gecenin gözleri üzerimde.
Denizin ortasında küçük bir
adayım, yüzme bilmem…
Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme,
sürgüleri beynime çekmişim.
Hey
sabreden derviş banada sabretmeyi öğretsene.
Ben deliyim, ama çok şey bilirim.
Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana...
Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum.
Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir
istasyona, hep aynı raylar üzerindeyim.. .
Ben deliyim…
Yağmurun yağması benim için romantik değildir,
ben kurşun yağmurlarını bilirim.
Benim güneşim batmaz,
dünyam dönmez,
ayım hep mehtap halindedir,
rüzgârlarım doğudan eser...
Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum,
mezem ise bir dilim umut...
Ezbere bilirim yaşamayı,
yaşarken savaşmayı…
Ben deliyim…
Benim mevsimim değişmez sadece bahardır,
kuşlardan sadece güvercini bilirim,
yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar.
İnsanlardan yalnız çocukları severim,
onları da büyüyünceye kadar..
Ben deliyim…
Benim tanrım yoktur..
Bir çift göze bir güler yüze taparım..
bulmacaya benzerim..
kimi zaman soldan sağa bir nota,
kimi zaman yukardan aşağıya eski mısırda bir tanrıyım...
Bağıra bağıra şarkılar söylerim,
sessiz sessiz şiirler yazarım.
Bilmediğim yerlerin,
tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim.
Ben deliyim...
Kendimle sohbet eder,
kendi kendime gülerim.
Telefon kulübeleriyle kavga ederim.
Asfaltın siyahında kaybolup,
düşüncelere dalarım.
Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım,
bir de güzel hayaller kurarım.
Sonra hayallerimle beraber suya düşerim.
Ben deliyim…
Çayım sekiz şekerlidir,
sigara üstüne sigara yakarım.
Parayı sevmem ama para için çalışırım.
Çalışırken annemi düşünürüm ağlarım..
Alnımın teri gözyaşlarıma karışır...
Babamın otobüsüyle geçmişe yolculuk yaparım..
Ninemin masallarıyla ,
annemin radyodan ezberlediği sanat müziği şarkılarını hiç bıkmadan defalarca dinlerim..
Dört yaşında aşık olduğumu,
ablamla vardiyalı kullandığımız çadır bezinden çantayla okula başladığımı görürüm..
sonra babamın
başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım..
Rüyalar görürüm uyandığımda hiçbirini hatırlayamadığım...
Ben deliyim…
Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz,
ben köyleri ve yürekleri yakılmış insanlar görürüm.
kimsenin düşmanı değilim kimseye dost olmadım..
Ben yabancıyım bana..
söyleyemediğim düşüncelerim vardır..
her akşam ayrı bir meydanda
atatürk heykelinin karşısında,
olmayan aklımı darağacına asar ipini çekerim....
Ben deliyim..
Ben buralara ait değilim.
Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem,
surlarla çevrili bir şehrim,
on ikiden sonra volta attığım caddelerim
kızıl sakallı bir dayım birde sarı saçlı yarim var benim..
Ben deliyim...
Çizilmiş sınırları reddetmişim.
ben Hakkaride düşen çığ,
Şırnakta kömür yatağıyım,
Eskişehirde tabut hücre
Nevşehirde pari bacalarıyım..
Maraşta katliam
Marmariste orman yangınıyım.
Tuncelide ozanların sazı
Erzurum yaylasında çoban kavalıyım
Diyarbakırlı yedi kardeş burcu
Derikte zeytin ağacıyım
Almanyada yıkılmış bir duvar
Amerikada bağımsızlık heykeliyim
Fransada yıllanmış bir şarap
İngilterede özgürlük meydanıyım
Somalide aç bir çocuk
Hollandada bir gram kokainim,
Irakta mülteci kampı
İran da rejim muhalifi bir demokratım,
Brezilyada görkemli bir festival,
Suriye ile Lübnan arasında beka vadisiyim
Kürdistanda teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren bir militanım sırtımdan vurulmuşum bedenim dört parça..
direniş koltuk değneğim..
alnımdaki üç renkli bayrağı göğsümün kafesinde özgürlük türküsü öten yaralı kuşla dalgalandırırım. .
Ölüm kurşun olup yağar üstüme,
binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim.
ben sıratın cambazı,
doğal bir felaket,
sosyal bir belayım..
ben deliyim..
Duygularım hep sansüre uğramış,
bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım...
iplerim inceldiği yerden koptu kopacak
Ve Ufacık bir bakış boğazımı düğümlendiririr.
kimi özlediğimi bilmeden hasretin en yoğun halini yaşarım.
ahh İçimden dağıtmak gelir,
dağıtamam ya,
kendimi dağıtırım.
Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşır,
insanlarınki kankırmızılaşır.
Bakamam kimsenin yüzüne,
sevgiye muhtaç bir yavruya
dönerim...
Kalbim titrer,
ben deliyim..
susturucu takılmış bir silah,
saati durmuş bir bombayım..
haykırırım ama duyuramam sesimi...
Yine de sardığım tütünde,
yaktığım cigarada bulurum
mutluluğu...
dumanı sehrimin üstüne iner efkarım ağlamamaya yemin etmiş gözlerim,
Ben deliyim..
Unutulmuş bir hatıra
Sonu dramla biten üç bölümlük bir komedi dizisiyim
çorbama kinimi doğrar,
öfkemi kaşıklarım.
Zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasından,
başımı göğe kaldırırıp bakışlarımı civileyip gökyüzüne seni seyrederim,
sonra bir bidon gökkuşağı döküp üstüne yakarım seni
külünle birlikte zamana savrulurum.
Ben deliyim...
Zülfüm her gece ihanetler rıhtımında ciğerinin üzerinde sevdasını kurşuna dizer..
geceyi ikiye bölerim bir parcasına gece yarısı derim
öbür parçasına yürek yarısı..
Şafaktansa bir parca aydınlık koparıp ekmeğime sürer.
üstüne demli bir kuş cıvıltısı içerim..
sonra hayatın adını yalan koyarım...
Ben yüreklerde ünlem,
Kafalarda soru işaretiyim.
Ben deliyim...
Bağrı taşlarla dolu bir toprak parçasıyım.
Bir uçtan bir uca kurumuşum.
Karınca yuvaları ve ayak izleriyle süslüdür tenim...
Kar yağar üşür,
güneş vurur kavrulurum.
Kimisi tükürür, kimisi öper;
tükürene mezar, öpene lalezâr olurum..
Ben nehirlerin yatağı,
Dağların mekanı,
Şeytanın babasıyım..
Ben deliyim...
Mutluluğu uzaktan seyrederken,
cebimde küçük umutlar biriktiririm,
gözlerimin kapının eşiğine duvardaki fotoğraflara takıldıgı saatlerde kendimi paramparca olmuslugun,
tükenmişliğin koynunda bulurum.
İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir,
hep içime atarım,
ama,
kendimi içine atacak yer bulamam.
Anlamayana az gelirim,
anlayana çok...
Ne yarınlar birşey bekler benden,Ne de ben birşey beklerim yarınlardan...
KederLi Bir Akşam, Içmı$ız,Sarho$uz Hepsi Bu...
Umut Etmeyıde Umut Etmı$tık.
Umut'ta ßır Umuttu Anlayacaqın...
------------------------------------------------------
Ey yüre
Vurgunlardan çıkıp geldin de
Hani kurumuştu can damarın
Hâlâ
“ÇARPARIM”
mı sanırsın ?
Yalancı nisanlardan ayaz yedin de
Hani kırılmıştı karanfilin
Hâlâ
“BAHARIM”
mı sanırsın ?
Riyakâr sevdalardan yara aldın da
Hani kanamıştı ömrün
Hâlâ
“SEVERİM”
mi sanırsın ?
Ey yüreğim, bilmez misin;
Namert bir yürekten kurşun yedin de
Hani kılınmıştı namazın
Hâlâ
“YAŞARIM”
mı sanırsın ?
-------------------------------
Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.
Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez.
Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın bilmiyorum...
Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim
Her akşam vaktinde bu gönül üzülür
Hüzünle dolar seni düşünür
Şimdi çok uzakta kimbilir neredesin
Geri dön ya da dönme ben sendeyim
------------------------------------------------------
Ça
Adım adım büyür yalnızlık, yürüdükçe devasallaşır kimsesizlik!
Dur! Ne olur Sende gitme!
Yalnızlığın üzerime yüklediği bu sessizlik artık beni boğuyor.
Buradayım baksana karanlığın tam ortasında.
N'olur artık gitme. Sana çok ihtiyacım var.
Kurtulmak istiyorum ama koşamıyorum.Çaresizlik öyle bir bulaşmışki bu sokaklara takılıp düşüyorum.
Off.. bu kadar mı zor sen, bu kadar mı zor sensizlik! ! Canım o kadar çok acıyor ki.. Artık bağırmak istiyorum sesimin yettiğince.
Bağıra bağıra ağlamak ve haykırmak istiyorum 'Anla artık anla! ! seni seviyorum' diye.
Ama olmuyor işte. Ve yine o şarkı başlıyor bir uğultu misali;
'eşyalar toplanmış seninle birlikte
anılar saçılmış odaya, heryere
sevdiğim o koku yok artık bu evde,
sen...????????????????????? .....'
yalansan yalanı severim elimde değil..'
Biliyormusun.....
'Seyirci kaldıysam bu yürek yangınlarına..Her yıla bir nefes tutar oldum..
Arta kalan küllerden..Kurşuni sevdalara bir adım var..
Lakin..
Yüreğime adım geçmiyor..
Ömür defterimden hüzün yapraklarını yırttım..
Ama..
Yüreğine adı'mı astım....
--------------------------------------------------------------
Ask yagmurda ıslanmaya benzer
Sırılsıklam olursun üşümekten titrersin
Ama hep yalnızsın ve tek basınasın
Hiç dusunmezsın,derdı tasayı hiç umurunda olmaz dunya......
İşte ask boyle birsey bitanem,
Sırılsıklam asık olursun
Yerı gelır ağlamaktan gözlerin kızarır...
Ama sonunda bir tek sen varsındır bu yolda.
Hiç dusunmezsın ondan baskasını
Sadece kosarsın ve ıslanırsın
Bır de yanımda o olsa dersın
Ama o hıcbır zaman
Senın oldugun kadar cesaretlı olamaz....
O yagmurda ıslanmaktan kacar,
Tıpkı asktan kactıgı gıbı...
Sevmeyi bilemez yalnızdır
Yenı ayrılmıstır sevgilisinden
Hep sevilmiştir , birileri tarafından...
Hiç sevmemiştir,sadece sevılen olmuştur,
Sevmeyı bilemez cunkı o
Hıc yagmur altında ıslanmamıştır...
ğır beni, çağırda büyüsün içimde biriktirdiğim bütün yalnızlıklarım! ğim, bilmez misin;ızım kaldırımlara misafirim...ımda şa sardıûde..ğı örtülmüştü, adetaşündüğüm bir gece daha… Hayaline sarılıp yorgan misali sokuluyorum sevdana... Sıcaklığının tarifi yok... Gözyaşlarımla şiirler yazıyorum mutluluk sayfasına… ırsanda kalbimi binbir yerinden --------------------------şkım olduğun günden beriûnet, yaa işte o sükûnetığınla erişebilecegim bir hal olsa gerek...-----------------------ış içimdeki belki ------------------------------------------şünme canım, üzülme! şündüm gecelerce, ...
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 12 ziyaretçi tarafından ziyaret edildik!
POWERED BY EMRE
|
|
|
|
|
|
|
|